Sened ve İsnad Aynı Mı? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Açısından İnceleme
Toplumda sıkça karşılaşılan terimler arasında yer alan sened ve isnad, bazen birbirinin yerine kullanılabiliyor, ancak aslında anlamları farklıdır. Bu yazımda, İstanbul’da yaşayan, sivil toplum kuruluşunda çalışan biri olarak, sened ve isnad arasındaki farkları toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet perspektifinden incelemek istiyorum. Bu iki kavramın toplumsal düzeyde farklı gruplar tarafından nasıl algılandığını ve nasıl deneyimlendiğini, günlük hayattan örneklerle açıklamaya çalışacağım.
Sened ve İsnad Arasındaki Farklar
Öncelikle, sened ve isnad terimlerinin ne anlama geldiğine kısaca göz atalım. Sened, bir kişinin yaptığı bir beyanı ya da ortaya koyduğu bir durumu yazılı olarak onaylayan, bir anlamda belgeleyen bir tür referans veya ispat aracıdır. Diğer yandan, isnad, bir şeyin ya da bir kişinin başka birine atfedilmesidir. Yani bir tür suçlama, itham ya da bir durumu başka birine yükleme anlamına gelir.
Fakat, bu teorik açıklamalar günlük yaşamda, özellikle sosyal bağlamda, karmaşık hale gelir. Sened ve isnad arasındaki farklar, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet konularında çok daha derin bir anlam kazanır.
Sened ve İsnad’ın Toplumsal Cinsiyetle İlişkisi
Günlük hayatta, özellikle kadınların ve azınlık gruplarının karşılaştığı toplumsal normlar, sened ve isnad kavramlarının nasıl deneyimlendiğini etkiler. Kadınlar ve LGBTQ+ bireyler gibi gruplar, toplumsal cinsiyet normları ve önyargılar nedeniyle sıklıkla isnad’a maruz kalırlar. Yani, onlar hakkında bir şeyler söylendiğinde bu sözler daha çok suçlayıcı, etiketleyici ve genellikle olumsuz olur.
Bir sabah, İstanbul’un yoğun saatlerinde, metroda kadın bir arkadaşımın yaşadığı durumu düşündüm. Yanındaki bir adamın ona sürekli bakarak, belki de sadece düşüncelerini yüksek sesle dile getirerek, “Kadınlar neden bu kadar süslü olmak zorunda?” dediğini duydum. Bu tip söylemler, isnadın en bariz örneklerindendir. Burada, kadınların toplumsal bir norm olan güzellik ya da süslenme üzerine yüklenen bir anlam ve sorumluluk hakkında bir yükleme, yani isnad yapılmaktadır. Bu, kadının kimliğine dair olumsuz bir atıfta bulunur. Oysa sened, bir kadının başarılarını ya da becerilerini olumlu bir şekilde belgeleyen bir belge olabilirdi.
Çeşitlilik ve Sened-İsnad İlişkisi
Sosyal çeşitlilik bağlamında, sened ve isnad kavramları farklı toplumsal grupların günlük hayatlarını etkileyebilir. Birçok topluluk, kimlikleriyle ilişkili olarak sürekli olarak “isnad” edilen durumlarla karşılaşır. Örneğin, etnik azınlıklar, özellikle büyük şehirlerde, bazen “görünmeyen” ırkçılığa maruz kalırlar. Bu tür topluluklar, mesela metrolarda, işyerlerinde ya da sokakta yapılan basit bir bakış ya da davranışla, toplumsal bir etiketlemeye tabi tutulur. Herhangi bir toplumsal grup, özellikle de geçmişte marjinalleşmiş olanlar, sıklıkla isnad’ın kurbanı olurlar.
Geçenlerde, iş yerinde bir proje toplantısında, iki farklı kültürel arka plandan gelen bir grup insanın konuştuğu bir sahneye tanık oldum. Bir ekip arkadaşı, başka bir çalışanın önerisini küçümseyerek, “Tabii ki, senin kültüründen gelen biri böyle düşünür,” dedi. Bu tür küçük ama etkili sözler, kişilere kimlikleri üzerinden yüklenen isnadlardır. Burada, bir kişinin kendi kültüründen gelen düşünceleri, genel bir önyargıya dayalı olarak yanlışlanmıştır.
Çeşitli topluluklar ve bireyler, bazen sadece kimlikleri nedeniyle sened değil, çoğunlukla isnad ile karşılaşır. İsnad, kimlikleri ve varoluşları hakkında yapılan yanlış ve zararlı atıflardır.
Sosyal Adalet Perspektifinden Sened ve İsnad
Sosyal adalet kavramı, toplumsal eşitlik ve haklar üzerine odaklanır. Toplumsal yapının daha eşitlikçi ve adil olabilmesi için, sened ve isnad kavramlarını nasıl ele aldığımız çok önemlidir. Çünkü toplumsal yapıyı anlamadan, farklı grupların yaşadığı adaletsiz deneyimleri görmek ve bunlara çözüm önerileri getirmek mümkün olmaz.
Bir gün, toplu taşıma araçlarından birinde, yaşlı bir kadının, “Yaşlı olduğum için bir hakkım var mı?” şeklinde sesli düşünceleriyle karşılaştım. Burada, sened yerine, kadının toplumdaki yaşlılık imajına dair bir isnad yapılıyor. Yaşlılık, bir grubu tanımlayan etiketlere dönüşmüş. Bunu değiştirmek ise, sadece yaşlıların değil, tüm grupların maruz kaldığı isnadların değişmesini gerektiriyor.
Sosyal adalet için, herkesin bireysel kimliğine ve deneyimlerine saygı gösterilmesi gerektiği görüşündeyim. Sened, sadece belgelemek ya da bir durumu onaylamak değil, aynı zamanda doğru ve adil bir şekilde diğerini tanıma anlamına gelir. İsnad ise, daha çok bir etiketleme ve bireyin kimliğini dar bir kalıba sokma amacını taşır.
Sonuç: Sened ve İsnad’ın Gücü
Sened ve isnad, sadece hukuk terimleri olmaktan çok daha fazlasıdır. Toplumun çeşitli kesimlerinden gelen bireylerin, kimlikleri üzerinden yapılan bu kavramların nasıl deneyimlendiğini görmek, toplumsal yapıları yeniden düşünmeyi gerektiriyor. Kendi deneyimlerimden yola çıkarak, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet açısından sened ve isnad’ın ne kadar önemli ve derin etkiler bıraktığını gözlemlemek, bizleri daha adil bir toplum yaratma yolunda cesaretlendiriyor.
Günlük hayatta, sokakta, iş yerinde ya da toplu taşımada karşılaştığımız her türlü sened ve isnad örneği, toplumsal yapıyı yeniden şekillendirmemiz gerektiğini gösteriyor. Bu farkındalıkla, her birimiz daha dikkatli ve adil olabiliriz.